CEVAT GÜLEÇ ORTAOKULU, ŞEHİT ÖMER HALİSDEMİR ÖZEL EĞİTİM OKULU VE ŞEHİT ÖĞRETMEN ŞENAY AYBÜKE ANAOKULU’NUN AÇILIŞ TÖRENİ
CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU, BEYLİKDÜZÜ CEVAT GÜLEÇ ORTAOKULU, ŞEHİT ÖMER HALİSDEMİR ÖZEL EĞİTİM OKULU VE ŞEHİT ÖĞRETMEN ŞENAY AYBÜKE ANAOKULU’NUN AÇILIŞ TÖRENİNDE KONUŞTU (24 KASIM 2017)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Beylikdüzü Belediyesi tarafından inşa edilen Cevat Güleç Ortaokulu, Şehit Ömer Halisdemir Özel Eğitim Okulu ve Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Anaokulu’nun Açılış Töreni’nde yaptığı konuşma şöyle:
Değerli milletvekili arkadaşlarım, sayın müsteşar yardımcımız, sayın vali yardımcımız, değerli kaymakamımız, efendim Güleç ailesinin saygıdeğer bireyleri, değerli sanatçımız, değerli öğretmenlerim, hocalarım, sevgili öğrenciler, geçen yıl Ekim ayında burada temel attık, şimdi okulumuzu açıyoruz, daha doğrusu eğitime başladı resmi açılışını yapıyoruz. Bu bağlamda katkı veren, emek harcayan, hem bağışçı aileye, hem de belediye başkanımıza şükranlarımı sunuyorum, sağ olsunlar, var olsunlar.
Kısa bir konuşma yapacağım. Çok sorunumuz var, eğitim alanında çok sorunumuz var. Bu sorunları gidermek elbette hepimizin ortak görevi. Çocuklar bizim çocuklarımız, o çocukların en güzel okullarda en iyi öğretmenler tarafından yetiştirilmesi hepimizin ortak arzusu. İsteriz çocuklarımız dünyayı daha iyi görsünler, daha iyi tanısınlar, daha iyi okullarda okusunlar, dünyayı sorgulasınlar ve Türkiye’yi geleceğe hazırlasınlar. En büyük arzumuz budur.
Değerli arkadaşlarım, öğretmenlerle ilgili çok güzel şeyler söylendi. Biz politikacıların bir özelliği var. Öğretmenleri göklere çıkarırız ama iş fiiliyata gelince öğretmenler yine düşük bir aylığa mahkum edilirler. Bugün Öğretmenler Günü. Hepimiz en tepeden en aşağıya kadar hepimiz öğretmenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Çok güzel, öğretmenleri hele hele kendi öğretmenim zaman zaman uğrarım, elini öperim, ona saygılarımı, şükranlarımı sunarım. Hepimiz öğretmenlerimize şükranlarımızı bir şekliyle ifade ederiz. Öğretmenlerin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar değerli olduğunu, hatta çocuklarımızı yetiştiren birer mimar gibi, birer ressam gibi özenle yetiştirdiklerini de hepimiz biliyoruz. Peki, bunları bildiğimiz halde öğretmene neden değer vermiyoruz, neden onun uygarca yaşayabileceği bir ortamı hazırlamıyoruz? Öğretmenler Gününde öğretmen kardeşlerime açık ve net bir siyasetçi olarak düşüncelerimi ifade edeceğim. Eğer diğer siyasetçiler de bizimle aynı görüşü paylaşırlarsa öğretmenleri el üstünde tutan, onlara değer veren bir Türkiye’yi bütün dünyaya duyurmuş olacağız.
Birincisi şu; öğretmen hepimizin hayatında ortak bir kişi var o da öğretmen. Yaşımız ne olursa olsun okula başladığımız andan itibaren bir öğretmen bizi alır ve yetiştirir. Eğer öğretmen hayatımızın ortak aktörü ise ve herkesin doğu, batı, güney, kuzey, inanç, kimlik ne olursa olsun ortak öznesiyse bu ortak özneye uygun bir yasa çıkarmak lazım. Yani bir Öğretmenler Meslek Yasasının çıkması lazım, Öğretmenler Meslek Yasası. Devlet memurlarından bunu çıkarmalıyız, öğretmenler için bağımsız, güzel bir yasa çıkarmalıyız. Öğretmenlik mesleğini diğer mesleklerden ayrı tutmalıyız. Neden? Doktoru yetiştiren öğretmen, avukatı yetiştiren öğretmen, mimarı, mühendisi yetiştiren öğretmen, esnafı yetiştiren öğretmen, sanayiciyi yetiştiren öğretmen. O zaman öğretmenler için özel ayrı bir yasa çıkarmalıyız. Bu konuda söz veriyorum gelirse önce biz buna evet diyeceğiz.
Yeter mi? Hayır. Öğretmen düşük aylık alıyor. Ben size açlık sınırını vereceğim değerli arkadaşlarım ve yoksulluk sınırını vereceğim. 15 yıllık bir öğretmen 3 bin 40 lira net aylık alıyor. Birinci derece dördüncü kademede olan bir öğretmen 3 bin 144 lira aylık alıyor. Yoksulluk sınırı 7 bin 56 lira. Yani öğretmenlerimizin tamamı yoksulluk sınırının altında aylık alıyor. Özel bir yasa çıkaracağız ve bütün öğretmenlere istisnasız yoksulluk sınırının üstünde bir aylık verelim. Gelin diyorum hep birlikte buna evet diyelim. Emin olun parlamentoda hiç kimse buna hayır demez hiç kimse. Öğretmen bizim öğretmenimiz, çocuğu emanet ediyoruz, geleceğe hazırlayacaklar. Öğretmene vermeyip kime vereceğiz Allah aşkına maaşı, kime vereceğiz? Toplumun hiçbir kesimi öğretmene aylık verilmesine karşı çıkmaz. Oturalım doğru dürüst bir aylık verelim. Ayrıca öğretmene kesinlikle 3 bin 600 ek gösterge hakkını da verelim.
Ayrıca her 24 Kasım’da geliriz, toplanırız, okulları ziyaret ederiz, öğretmenlere, öğrencilere güzel laflar ederiz, bir de bugün her öğretmene birer maaş ikramiye verelim niye vermiyoruz? Verelim mi? Evet 24 Kasım Öğretmenler Günü, onun da mutlu olmasını sağlayalım. Yani 80 milyonluk bir toplum, bir Türkiye Cumhuriyeti öğretmenine bir ikramiye veremeyecek durumda mı? Verelim öğretmen bizim öğretmenimiz, bizim çocuklarımıza bakıyor, bizim çocuklarımızı yetiştiriyor, bizden daha fazla çocuklarımızın üstüne titriyor. Onları dünyaya, geleceğe, çağdaş uygarlığa hazırlıyor. O zaman bunu da yapalım.
Ayrıca okulların açık olduğu dönemlerde toplu taşımadan kesinlikle ücret almayalım, internet erişimi de sınırsız ve ücretsiz olmalı öğretmenlerimiz için. Güzel şeyler mi söylüyoruz? Söylüyoruz. Ama bütün bu anlatımlar sözde kalmamalı. Öğretmenlerin sendikaları var. Hangi sendika olursa olsun bu çerçevede siyaset kurumunun üzerine her türlü baskıyı kursunlar. Belki şunu söyleyeceklerdir efendim biz bunları yapacağız ama bu Ce Ha Pe var ya Ce Ha Pe Ce Ha Pe karşı çıkıyor. Ben de bütün öğretmenlerin önünde söz veriyorum getirsinler evet diyeceğiz.
Efendim Güleç ailesine bir şeyler söylemek isterim. Az önce babayı dinledik, ne kadar samimi, ne kadar güzel konuştu. Güçlü bir Türkiye üreten Türkiye’yle olur. Ama soru şu, neyi üreteceğiz? Katma değeri yüksek ürün üreteceğiz. Katma değeri yüksek ürünü öğretmenlerimizin sayesinde ancak üretebiliriz. Onlar bizim bilgi dağarcığımızı zenginleştirecekler, üniversiteler bilgi üretecek ve biz katma değeri yüksek ürün üreteceğiz ve güçlü bir ülke olacağız.
Dolayısıyla ben Güleç ailesine özellikle şükranlarımı sunmak istiyorum. Eğitim dünyasına yaptığınız maddi katkılardan ötürü şükranlarımı sunuyorum, lütfen kabul buyurunuz. Milli Eğitim Bakanlığının zor koşullarda görev yaptığını biliyorum, onların talepleri var onu da çok iyi biliyorum. Eski bir maliye bürokratı olarak da ifade edeyim, sizin taleplerinizin büyük bir kısmının maliye tarafından reddedildiğini de biliyorum. Ama şundan emin olunuz, eğer bir ülke eğitimine katkı yapmazsa o ülkenin geleceği yoktur. Bir ülkenin parlak geleceği, güçlü geleceği, onurlu geleceğinin tek ama tek yolu vardır o da eğitimdir.
Dolayısıyla eğitim gününde buradayız, Öğretmenler Gününde buradayız, öğrencilerimize, öğretmenlerime şükran borçluyum. Hepinize tekrar sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum.
Kaynak: chp.org.tr