Ali Öztunç: AKP Yüzünden İklim Krizi Aynı Zamanda Yönetim Krizi Haline Dönüşmüştür

Ali Öztunç: AKP Yüzünden İklim Krizi Aynı Zamanda Yönetim Krizi Haline Dönüşmüştür
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasının üzerinden beş ay geçtiğini anımsatırken, “Kömürlü santralların kapatılma takvimi hâlâ ortada yoktur.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasının üzerinden beş ay geçtiğini anımsatırken, “Kömürlü santralların kapatılma takvimi hâlâ ortada yoktur. Yeşil kalkınma devrimine ilişkin eylem planlarında bu konuda tek bir taahhüt bile yoktur. Avrupa'da tarih belirlemeyen 4 ülke kalmış olup, biri Türkiye’dir. Enerji ve maden lobilerinin esiri olan AKP, kömürü ‘yenilenebilir’ ilan etse de şaşırmayacağız” dedi.

CHP Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç'un yazılı açıklaması şöyle:

Birleşik Krallık-Türkiye Yeşil Finans Konferansı"nda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum “En son Rusya-Ukrayna krizi de göstermiştir ki Türkiye'nin sergilemiş olduğu tutum, davranış, bölge barışı, bölgenin istikrarı adına çok çok önemli. Biz de yatırımcımıza bu güveni vermeye çalışıyoruz ve her alanda gerek yerli gerek yabancı yatırımcımızı destekleyecek, koruyacak adımları atmaya gayret gösteriyoruz." ifadelerini kullanmıştır.

Savaşı kriz olarak nitelendiren Bakan Kurum, “Ülkelerin iklim değişikliğine karşı önlemlerini sıkılaştırdığı bir senaryo altında en büyük petrol ve doğal gaz şirketleri için yaklaşık 900 milyar dolar tutarında 'terk edilmiş varlık' da ortaya çıkabilir. Aslında Rusya-Ukrayna krizi de bunu bize net bir şekilde göstermiştir ki kendi ekonomimizin kendimize her alanda yetmesi gerekiyor. Bu çerçevede bu adımları hep birlikte atmak zorundayız" demek suretiyle yenilenebilir enerji vurgusu yapmıştır.

Görüldüğü üzere, AKP için Paris Anlaşması uluslararası platformlarda bir marka değer olarak kullanılan bir enstrümana dönüşmüştür. Ancak, ülkede durumlar hiç de öyle değildir. Bakan Kurum sadece milleti değil, hükümetleri de kandırmaya çalışmaktadır. Ancak, bakanlığında olduğu gibi kandırma alanında da beceriksizdir.

Ülkede maden lobicilerine sesi çıkarmayan, madenlerde meydana gelen kazalarda, doğal alanları ve zeytinlikleri yok edecek düzenlemelerde dut yemiş bülbüle dönen Kurum, “ortamlarda” beylik sözler sarf ederek iklim fonu peşinde koşmaktadır. Bu tutarsızlık, basiretsizlikler Kurum’un işgal ettiği makama da yakışmamaktadır.

Daha birkaç gün önce yapılan İklim şurasında bizim ülke olarak dünyanın karşı karşıya kaldığı iklim krizinin oluşmasında tarihi hiçbir mesuliyetimiz yoktur demiş idi. Kaldı ki, halen sonuçlarını açıklamadıkları İklim Şurası’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı temsilcileri ısrarla “kömür vurgusu” yapmışlardır. Kaldı ki, son dönemlerde Eskişehir, Denizli, Kahramanmaraş’ta kömür yatırımlarına yönelik işlemler tesis edilmiştir. Anayasa ve Kanunlar hiçe sayılarak zeytinlik alanları kömürlü termik santralleri için heba edecek yönetmelik çıkarılmıştır.

Türkiye Paris Anlaşması'nı onaylayalı beş ay olmuştur. Kömürlü santralların kapatılma takvimi hâlâ ortada yoktur. Yeşil kalkınma devrimine ilişkin eylem planlarında bu konuda tek bir taahhüt bile yoktur. Avrupa'da tarih belirlemeyen 4 ülke kalmış olup, biri Türkiye’dir. Kömürü terk etmeye ilişkin tek söz halen gerek yoktur. Maalesef “yenilenebilir ve yeşil”kavramları, bilimsellikten uzaktan politik kavramlar haline gelmiştir. Avrupa’nın nükleer santralleri “yeşil yatırım” haline dönüştürmeye çalıştığı ortamda AKP’nin kömürü bırakmadan sıfır karbon hedefine koşması absürt değildir. Enerji ve maden lobilerinin esiri olan AKP kömürü “yenilenebilir” ilan etse de şaşırmayacağız.

Gelinen durumda enerji politikaları çökmesine rağmen, bu konudan ders çıkarması beklenen AKP, mevcut krizi fırsata çevirmeye çalışan bir hırsla yeni yıkımların peşinde koşmaktadır. AKP, her zamanki gibi, tepeden inme bir biçimde belirledikleri yöntemlerle iklim krizi daha çözülemez hale getirmektedir. Bu nedenle Türkiye’de iklim krizi, aynı zamanda bir yönetim krizi halini de almıştır.

CHP Doğa Hakları olarak diyoruz ki; iklim kriziyle mücadele için yönetim süreçlerinin demokratikleştirilmesi, demokratik karar alma mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu ise, iklim krizinden zarar gören, iklim krizi nedeniyle geleceği tehdit altında olan toplulukların bizzat yönetime ve karar alma sürecine dahil olması, seslerini daha gür çıkarması ile mümkün olabilir. Yani, “iklim adaleti” ile...

Kaynak:İSTANBUL SES

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.