AKŞENER: TÜRK SOLU SOLUMDA KALIYOR

AKŞENER: TÜRK SOLU SOLUMDA KALIYOR

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Haber Global TV'de "Jülide Ateş ile 40" programına konuk oldu.

Programda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, Türk soluna nasıl baktığını şöyle anlattı:

“Benim oğlumun, yarın onun oğlunun ideolojilere bakışları farklı bir hale döndü. Dolayısıyla benim bulunduğum yerden Türk solu solumda kalıyor elbette ama Türkiye'ye dair samimi, içten refahına dair, birliğimize beraberliğimize dair tavrı olan fikri olan herkes saygıdeğerdir.”

HDP’ye nasıl baktıklarını da açıklayan Akşener, “Biz HDP’yi PKK'nın yanı başında, onun uzantısı olarak konumlandırıyoruz” dedi.

Evdeki çalışanında koronavirüs tespit edilen Akşener, kendi testlerinin negatif çıktığını söyledi ve evdeki çalışanına ücretli izin verdiklerini söyledi.

“Siz FETÖ’cü müsünüz?” sorusuna da Akşener, “Ben demiştim ki bu konuda iddia sahipleri gereğini yapmalıdır. Dolayısıyla bu esnada bunu yapanlar benim için iftiradır. Onun için iddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir” karşılığını verdi.

Koronavirüs nedeniyle yurt dışına gönderilen yardımlar ve Türkiye’de başlatılan bağış kampanyasına da değinen Akşener, “Sayın Erdoğan IBAN numarası vererek insanlardan para istemesinde de bir sorun yok ama bugünlerde devlet esasında yani o yardım ettiğimiz ülkeler vatandaşının IBAN numaralarını istediler ama biz yardım ediyoruz ya o ülkelere” dedi.

Akşener’in açıklamaları şöyle:

KORONA AKŞENER’E NE ÖĞRETTİ: Julia Roberts’ın 5 yıl evvel YouTube'da bir konuşmasını izlemiştim. Tabiat ana üzerinden, onu tekrar izledim. Bir soru vardı orada, diyordu ki; Tabiat Ana: Ben sizsiz yaşayabilirim. Siz bensiz yaşayamazsınız, ben evrilmeye hazırım. Ya siz? Bunu öğrendik ve ölümün ne kadar yakın olduğunu öğrendik.

KORONAVİRÜS EVİNİZE NASIL GİRDİ: Onu bilmiyorum. Bizde eşim ben oğlum irtibatta olduğumuz için bizim yaptırdığımız testler negatif çıktı. Yani 4 test yapıldı; negatif çıktı. Ama o nereden aldı nasıl aldı, onu bilmiyorum. Kendi olağanüstü halimizi ilan etmeye uyduk ve sonuçta ilginç olanı, incelenmesi gerekeni de bize geçmemiş olması; hangi sebeple geçmedi? Benimle yakın plan çalışan hiçbir arkadaşımda da koronavirüs çıkmadı. Dolayısıyla bizim evimizden benim çalışma arkadaşlarımdan olmadığı kesinleşti.

(Evinizdeki çalışanınız ücretli izin vermeyi düşünmediniz mi?)

Çok hızlı gelişti yani ücretli izin verelim vermeyelim diye düşünmeye hiç fırsatımız olmadan çok hızlı bu virüsü oldu ve yani sonra virüsü almış olmasında sonra ise şu an itibariyle zaten ücretli izinde.

SİYASETTE KADIN OLMAK: Eskiden zor değildi. Ben 38 yaşında politikaya başladım. Siyasette cinsiyetin dışında çok sert bir rekabet olurdu. Hala da o rekabet sürüyor. O genç yaşımda cinsiyetçi tek kelimelik bir iftira ile karşılaşmadım. Bu yeni bir şey farklı bir zihniyet. Şimdi de bu zihniyetle mücadele etmeyi önüme koydum. Hepiniz adına şimdi kadınlar üzerinden gitmek istiyorum.

ROL MODELİ: Bir kadın olarak İzmit'te Belediye Başkanlığı yapmış ilk kadın Belediye başkanlarından Leyla Atakan. CHP'den seçilmiş ama İzmit'te yaşayan her kız çocuğunun hangi siyasi görüşte olursa olsun kafasında Leyla ablası olan bir Belediye Başkanı. Bir de anmadan geçemeyeceğim akademisyen olmamı yönlendiren Profesör Doktor İbrahim Kafesoğlu arkadaşımdır. Mentörlük yapmıştır bana, Allah rahmet etsin hepsine şimdi.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI: Burada 2 yöntem var. Biri İngiltere’nin yapmaya çalıştığı bir ölçüde Amerika'nın yaptığı sürü bağışıklığı, bir de karantina. Türkiye karantinayı seçmiş durumda, sürü bağışıklığını değil. Hemen en başında 3 haftalık bir zorunlu veya tam karantina ilan edilebilmiş olsaydı çok ciddi mesafe alınırdı diye bir inancımız var. Bunu defalarca söyledik ve şimdi parça parça yapılıyor. Umarım başarılı olunur.

YURTDIŞI YARDIMLARI:İspanya'da fert başına milli gelir yıllık ortalaması 30 bin dolar İtalya'da 35 bin dolar. Bizim bugün itibariyle 9 bin 350 dolar ve biz yardım yapıyoruz. Sayın Dışişleri Bakanı'nın çok güzel bir tespiti oldu. “Kendimizin ihtiyacı varken yardımcı oluyoruz” Bu da bir fıtrat meselesi.

YARDIM KAMPANYALARI: Yardım kampanyalarının yapılmasında bir problem yok. Yani bu ülkede Ensar, TÜRGEV yardım kampanyaları yapıyor. Dolayısıyla onunla ilgili sorunumuz yok ama asıl mesele özellikle İstanbul ve Ankara Belediyeleri’nin Millet İttifakı'nın Belediye başkanlarının yaptığı kampanyanın durdurulması, hesaplarına el konulması problemi var.  Yani Sayın Erdoğan IBAN numarası vererek insanlardan para istemesinde de bir sorun yok ama bugünlerde devlet esasında yani o yardım ettiğimiz ülkeler vatandaşının IBAN numaralarını istediler ama biz yardım ediyoruz ya o ülkelere.

TÜRK SOLUNA NASIL BAKIYORSUNUZ: Biz 80 öncesinin öğrencileri, genelde üniversite öğrencileri üzerinden yürüdü. 80 öncesi kutuplaşma şimdi her iki tarafta bağımsız Türkiye ve Türkiye'nin birliği refahı bağımsızlığı üzerinden tespitleri olan ve çeşitli önerileri olan gruplar. Yani ben burada bir samimiyet olduğunu hep gördüm. Bugüne geldiğimiz zaman hayatımıza fiber optik kablo girdi. Hayatımıza iletişim girdi. Hayatımıza sosyal medya girdi ve hayatımıza 18 yıldır gittikçe artan bir biçimde Tek Adam rejimi otoriterleşen bir sistem girdi. Şimdi bütün değerleri yeni baştan tanzim eden bir dünyadayız. Biz şu anda bizim kompartıman halinde giden düşünce sistemimiz. Bizim yaş grubunun şimdi çocuklarımızın mesela benim oğlumun, yarın onun oğlunun ideolojilere bakışları farklı bir hale döndü. Dolayısıyla benim bulunduğum yerden Türk solu solumda kalıyor elbette ama Türkiye'ye dair samimi, içten refahına dair, birliğimize beraberliğimize dair tavrı olan fikri olan herkes saygıdeğerdir. Saygı duyulması gerek.

AŞK BÜTÜN İDEOLOJİLERİ DÖVER Mİ: Bütün engelleri yıkar, önemlidir. Yani rahmetli babama bir soru sormuştum: “Hayatın anlamı nedir?” diye demişti ki: “Kızım doğarsın, şanslıysan okursun, şanslıysan aşık olursun, seversin, evlenirsin hep şanslıysan sonra çocuğun olur. Ondan sonra da onun için yaşarsın.” Şimdi bu bakış açısıyla baktığınız zaman aşk çok şeydir. Bütün engelleri bütün ideolojileri döver de yıkar da.

SİYASİ ARENADA RACON: Bu ülkede saat gecenin 23 ile 23.30’unda 35 yaş üstü yani 50 ile 60 arasındaki sayı da bir erkek grubu bir kadının gece yarısı evin önüne gelip hakaret ederek, slogan atarak ev basıyor yani hiç bundan utanmadan, imtina etmeden. Ne oluyor demeden bir tavır sergilediler. Siz evdesiniz, annesiniz, bir partinin Genel başkanısınız, babaannesinisiz, o evin insanısınız. Şimdi muhtemelen çok kibar bir insandır anneniz, sorun annenize; Jülide'nin kızının evinin önünde benzer bir durumla karşılaşması hâlinde o kibar zarif anneniz kartal olur yani orada olan şey şu hanenizi koruyorsunuz, evinizi koruyorsunuz, kendinizi koruyorsunuz ve bunun bir yol olmasının önüne geçiyorsunuz. Yani orada strateji yapmanız mümkün değil.

FETÖCÜ MÜSÜNÜZ: Hayır. Ben demiştim ki bu konuda iddia sahipleri gereğini yapmalıdır. İddia ve isnatta bulunup gereğini yapamıyorsun. Bütün devlet ellerinde, yargı ellerinde, polis ellerinde her şey ellerinde. Dolayısıyla bu esnada bunu yapanlar benim için iftiradır. Onun için iddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞINIZ BİR PROJE MİYDİ: Türkiye’de bir derin devlet varsa, bir üst akıl Türkiye özelinden bahsediyorum; hiç kimse kadınlar üzerinden proje yapmaz…Son dönemde MHP'nin başına aday olmak, bir demokratik hakkı kullanmak için yola çıktığımda bir proje dendi. Keşke kadınlar üzerine hesap yapılabilse; projeden bahsetmiyorum. Maalesef kadın üzerinden bir proje geliştirmeye, kötü anlamda değil, iyi anlamda da hiç görmedim.

MUHAFAZAKÂR DİNDARLAR: Parti kurulur kurulmaz benim şahsımda kulakları tıkayacak bir propaganda faaliyeti aşağıda yapıldı. Yukarısı önemli değil aşağıda yapıldı. Dolayısıyla buna istinaden söylediğim bir söz. Yoksa medya anlamında bakıldığında ulaşamıyoruz diye bir kavram doğru değil, bunun yöntemlerini geliştirdik, o yolları bulduk ve onun için İstanbul ve Ankara özellikle İstanbul’da AK Parti'ye oy veren pek çok seçmenin de Millet İttifakı'nın adayına oy vermesine neden olan bir tutum oluşturmuş olduğu Sayın İmamoğlu'nun İstanbul’u hele ki 23 Haziran'daki seçimde 800 bin farkla seçti.

İYİ PARTİ HDP’Yİ NEREYE KONUMLANDIRIYOR: PKK terör örgütünün yanına konumlandırıyor. Biz bunu daha önce de söyledik.  Millet İttifakı'nın bileşenlerine baktığınız zaman 24 Haziran'da Demokrat Parti var, Saadet Partisi var İYİ Parti var ve CHP var. Yerel yönetimlerle ilgili 31 Mart seçimlerinde ise sadece İYİ Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi var. Seçmen oy vermiştir ona söyleyecek bir sözümüz yok, yani seçmenler hiçbir zaman bir siyasi partinin tapulu malı değildir. Seçmen hiçbir zaman A Partisi'nin ve B Partisi'nin marabası da değildir. Ama biz HDP’yi PKK'nın yanı başında, onun uzantısı olarak konumlandırıyoruz.

GÜNEYDOĞU POLİTİKASI: Bir yanlışlık yaptık diyebileceğimiz bir durumumuz yok. Yani çok hızlı bir biçimde seçime gittik Güneydoğu'ya vicdani ve insani bir gözle baktık. Onun dışında herhangi bir olumsuz adımımız veya somut bir adımımız olmadı. Şahsi olarak mesela Şırnak'ta 4500 Cumhurbaşkanlığında oy aldım. Diyarbakır'da 8500 Meral Akşener oy aldı. Şimdi 2. Tura kalırsa Cumhurbaşkanlığında Meral Akşener’e Kürtler oy vermez denmişti. Bu 8500 oyun içinde; polis oyu yok, asker oyu yok, devlette çalışan memur oyu yok.

EN KARA GÜNÜ: 16 Nisan 2017'deki referandumun gecesiydi. Bugünleri yaşayabileceğimizi de referandum boyunca anlatarak gezdik… O gün o mühürsüz oyların kabulü meselesi vesaire gibi konularla en kara, bütün siyasi hayatımın en kara gecesi, en kara günü 16 Nisan. O sonuçlar farklı olsaydı; Türkiye başka bir yerde olurdu.

ÇOCUKKEN NE OLMAK İSTERDİNİZ: Öğretmen olmak isterdim; benim yaş grubumdaki bütün kız çocukları gibi.  Ben bir köyde okudum ilkokulu. Genellikle askerliğini öğretmen olarak yapan insanların okuttuğu bir çocuğum. İki sınıf bir arada, üç sınıf bir arada okudum. Köydesiniz, başka işleri olan ailelerin çocuklarısınız yani sadece okul yok. Tütüncüydü benim ailem eve gidersiniz; akşamları tütün yapılır, yapma denirdi pastal yapılır. Ve her çocuğun mutlaka okul sonrasında işi olurdu. Ve okumamı sağlayan, okumayı sevmemi sağlayan öğretmenler oldu, öğretmenlerim oldu ve hep ben öğretmen olmayı istedim. Allah da bana nasip etti… Dolayısıyla bu cumhuriyet değerleri ve cumhuriyetin bizim gibilere oluşturduğu bizim gibiler derken küçük yerlerde, dar imkânlar içerisinde doğmuş, büyümüş insanlardan; özellikle kadınlardan bahsediyorum. Ben, Sayın Erdoğan, Sayın Abdullah Gül, Sayın Emine Erdoğan, rahmetli Nevin Erbakan gibi insanlar biz birer Cumhuriyet projesiyiz.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.